Farklı Dünyalar - Asya’da Yaşam için kapak resmi
Farklı Dünyalar - Asya’da Yaşam
Başlık:
Farklı Dünyalar - Asya’da Yaşam
Yazar:
Arabacı, Fisun author
ISBN:
9786254008818
Yayın Bilgisi:
İstanbul Yazarlar - Bağımsız 2020
Fiziksel Niteleme:
117 p.

1
Özet:
Sevgili fotoğrafseverler, her fotoğraf çekildigi o an’ı belgeler, bize bir şeyler anlatır ve düşündürür. Aynı zamanda da, fotoğrafı çekenin dünyaya bakış açısı, kişiliği, estetik anlayışı ile bütünleşir, hayat bulur. “Farklı Dünyalar” adlı E-kitabımda, bugüne kadar ziyaret ettiğim çeşitli ülkelerde çektiğim fotoğraflardan örnekleri sizlerle paylaşmıştım. “FARKLI DÜNYALAR” “Asya da Yaşam” serisinin ilki olan bu kitapta ise, mistisizmin dünyadaki merkezi sayılan Hindistan ve kuzeydogu komşusu Nepal’e odaklanacak, bu ülkelerdeki yaşantının renkli ve farklı yanlarını sizlere fotoğraflarla anlatmaya çalışacağım. Hindistan, 3.3 milyon km2 yüzölçümü ve 1.3 milyar nufusuyla Çin’den sonra dünyanın en kalabalık 2. ülkesidir. 1740 yılından itibaren İngiliz hakimiyetine giren Hindistan 1947 yılında bağımsızlığını ilan etmiş, aynı tarihte Pakistan’ın, 1971 de de Bangladeş’in birer ülke olarak ayrılmasıyla bugünkü coğrafi yapısına kavuşmuştur. Hindistan’da, başta hindular olmak üzere çok çeşitli kültür, dini inanış ve diller hakimdir. Bu ülkeyi cazip kılan da işte bu kültürel çeşitliliktir. Hindistan’ın herbir yöresi görsel bir şölen, kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına farklı renkler içerir. Bu renklilik yılın hemen bütününe yayılmış çesitli festivallerde kendini gösterir. Manevi değeri büyük, ışıklar, fenerler, mumlar eşliginde kutlanan, aydınlığın karanlığı, iyiliğin de kötülüğü yendiğine olan inancı simgeleyen Diwali festivali, baharın gelişini ve yeniden doğuşu sembolize eden, renklerin ve renkli insanların festivali Holi, at fil ve develerin rengarenk süslendiği, tanrıça Durga’ya saygıyı ifade eden 9’ların festivali, kelime anlamı da 9 olan Navaratri, bunların en önde gelenleridir. Varanasi’deki tüm keşmekeş yoksulluk ve sefaleti, hindularin kutsal gördükleri Ganj nehri kıyısında yıkanarak dünyevi değerlerden arınma ritüellerini ve hayatını kaybedenleri yakma törenlerini seyrederken unutur, sabah ritüellerini izlerken büyülenir, rengarenk giysili hint fakirlerinin o renkli, doygun, mistik olduğu kadar yoksul hallerine bakıp hayrete düşer, altında yatan anlayış ve felsefeyi merak edersiniz... Fakirizm de denilen bu felsefe aynı zamanda onlar için vazgeçilmez bir yaşam tarzıdır da. Dünyevi değerleri önemsemeyen, bedenin gördüğü sıkıntı ve işkencenin ruhu yücelttiği anlayışına dayanan bir felsefedir bu... Bu felsefe, bir bakarsınız çamur karasına bulanmış insanların inekleri kutsal gören anlayışında, bir bakarsınız gösterişli tapınaklarda huşu içinde ibadet eden hindu rahiplerinde kendini gösterir. Bir bakarsınız, ölülerinin küllerini her sabah Ganj nehrine dökerek kutsala uğurlayanlarda... Bir tarafta, gün doğumunu dua ederek karşılayan insanları, diğer tarafta kuş sürüleri arasında yol almaya çalışan renkli tekneleri görürsünüz Ganj da... Nereye bakarsanız bakın bu görüntüler hayatın kendisidir Hindistanda... Varanasi’den batıya 1,5 saatlik bir uçuşla Jaipur’a ulaştığınızda kendinizi, adeta binbirgece masallarındaymışcasına rengarenk süslü fillerin oluşturduğu bir kervanda, tozlu dik bir yokuşu tırmanırken bulursunuz. Çıktığınız yer, ismini içindeki amberden yapılmiş Shiva heykelinden alan, yüzyıllarca kraliyet sarayı olarak da kullanılan, destansı Amber Kalesidir. Altın sarısı kale surlarından vadiye baktığınızda, Jaipur’un ve Maotha gölünün görüntüsü sizi başka bir aleme götürür. Jaipur’dan 230-240 km batıya, eskimi eski ve tıkabasa dolu otobüslerle, bitmek tükenmek bilmeyen kalabalıklar arasından tıngır mıngır, ve şanslıysanız 6-7 saatte ulaştığınızda kendinizi, Babür İmparatorluğunun başkentliğini yapmış, Yamuna nehri kıyısında kurulu, Hindistan’ın kültür başkenti Agra’da bulursunuz. Dünyanın 7 harikasından biri olan Taj Mahal’i görmek size kendinizi ayrıcalıklı hissettirir. Şah Cihan ile güzeller güzeli Mümtaz Mahal arasındaki destansı aşkın trajik eseridir aslında Taj Mahal. Genç yaşta hayata veda eden Mümtaz Mahal için Şah Cihan’ın yaptırdığı görkemli bir anıt mezar... Mumbai sokaklarında, rengarenk sarilere bürünmüş hintli kadınların, müzik cümbüşü eşliğinde evden kız alma törenlerine şahit olunca başka bir aleme sürüklenir, tüm şehrin çamaşırlarının yıkandığı, Dünyanın en büyük açık-hava çamaşırhanesi, 140 yıllık Dhobi Ghat’ı görünce şaşkına dönersiniz. Güneybatı Hindistanın turizm ve doğa cenneti, Umman denizi kıyısındaki Kerala, size, yüzen evlerin demirlediği nehir kıyısında, çamaşırlarını taşları döve döve yıkayan kadınların, korkusuzca oynayan çocukların ya da uzun ince tenteli teknelerin hırpani görüntülerini sunar. Kapılarının önünde tütün saran kadınları, kokudan zoraki yaklaşabildiginiz nehir boyunca balıklarını kurutan balıkçıları, pembe, mavi barakaların önünde gülümseyerek çamaşır asan insanları görmek istiyorsanız gideceğiniz yer Goa’dır Hindistanda.... Nepal’e gelince, Hindistan’ın kuzey doğusunda, Dünyanın çatısı Himalayaların eteğinde kurulmuş dünyanın en yoksul ülkelerinden birisidir. Sanki böyle değilmişcesine, başkent Katmandu’da sakin ve dingin kalabalıklar arasında kaybolur, tarihin eskitemediği Durbar Meydanı’nda, hedefleri kutsal Nirvanaya ulaşmak olan Tibetli rahiplerin, yaşayan tanrıça Kumari’nin evinin karşısındaki görkemli stupada, başdöndürücü mistik arayışlarına şahit olursunuz. Her bir köşesinde bağdaş kurmuş rengarenk Sadhuların, kimbilir hangi aleme odaklı, vazgeçmiş bakışları sizi farklı bir boyuta taşır. İliklerinize kadar hissettiğiniz ruhani müziğin esintisiyle başınızı hafifçe yukarı kaldırdığınızda gördüğünüz şey, masmavi gökyüzünü dört bir yandan kucaklayan Himalayaların, soğuk-beyaz büyüsüdür. - Fisun Arabacı
Konu Başlığı:
Yazar Ek Girişi: